Hz. Ali bu hutbesinde dünyanın vefasızlığını ve güvenilmezliğini beyan ederek insanları ahirete yönelmeye, Allah’ın azap, sevap ve nimetlerine teveccüh etmeye teşvik etmektedir.
“Bilin ki dünya yokluk ve fenaya yönelmiş, geçip gitmekte olduğunu ilan etmiştir. İyiliği değişmekte ve (ehlinden) hızla yüz çevirmektedir. Dünya, sakinlerini fena ve yokluğa sürükler ve komşuları ölüme çeker, götürür. Tatlıları acılara dönüştü, saf-berraklar bulanıklaştı. O halde bu dünyadan geriye; matara dibindeki birkaç damlacık veya ancak kabın içindeki küçük çakıl taşlarını ıslatacak ölçüde az birkaç yudum kalmıştır. Dolayısıyla susayan kimse o birkaç damlacığı içse de bu asla susuzluğunu gidermez.
Öyleyse ey Allah’ın kulları ehline zeval-yokluk takdir edilmiş bu yurttan göç etmeye hazırlanın. Arzularınız sizlere galebe çalmasın. Yaşam süresi gözlerinize uzun gelmesin.
Allah’a andolsun ki yavrusu ölmüş hüzünlü develer gibi de bağırsanız, güvercinler gibi de ötseniz, dünyayı terk e-den rahip gibi feryat da etseniz veya O’nun nezdinde yüce makamlara ermek için bir yakınlık dilemek veya ilahi kâtiplerin yazdığı ve elçilerin (meleklerin) kaydettiği günahların bağışlanmasını istemek için Allah yolunda mal ve evlatlarınızdan da geçseniz (bu amelleriniz karşılığında ümit ettiğiniz sevap) benim sizler için Allah’tan vereceğini ümit ettiğim sevap ve mükafattan çok daha az ve değersizdir. (Hakeza) sizin sürekli kurtuluşunuzu istediğiniz günahlarınızın azap ve cezaları da benim sizler için korktuğum (günahlarınızın neticesi olan) azap ve cezadan çok daha az ve değersizdir. (Allah’ın sevap ve azabı sizin aklınızın derk ettiğinden çok daha büyük ve çetindir.)
Allah’a andolsun ki Allah’a şevkinizden veya Allah korkusundan kalbiniz erise, gözleriniz kan ağlasa ve dünya baki kaldığı müddetçe de bu durum/minval üzere yaşasanız, yine de bu amelleriniz ve çabalarınızın nihai derecesi bile Allah’ın sizlere ihsan ettiği nimetler ve sizi imana hidayete erdirmesiyle eşit sayılmaz, kıyaslanamaz.”
Bir yanıt bırakın