12 İmamın Hakkaniyeti

Abdullah b. Abbas şöyle nakletmiştir: Nâsel isimli bir Yahudi Peygamberin (s.a.a) yanına gelerek, ey Muhammed (s.a.a)! İçimde beni yiyip bitiren bazı sorular var. Eğer onlara cevap verirsen, senin elinle Müslüman olacağım, dedi.

 Peygamber (s.a.a) sor ey Ebu Umare diye cevap verdi.

(Yahudi ilk olarak) şöyle sordu: Bana Rabbini anlat.

Peygamber (s.a.a) şöyle cevap verdi:

  Yaratıcı, kendisinin kendini tanımladığından başka bir şeyle vasıflandırılamaz. Hislerin derk etmekten aciz olduğu, vehimlerin kendisine ulaşamadığı, düşüncelerin sınırlandıramadığı, gözlerin kapsayamadığı bir yaratıcı nasıl tanımlanabilir.  O, tanımlayanların tanımlamasından yücedir. Yakın olduğu halde eşyadan uzaktır, uzak olduğu halde yakındır. Niteliği belirleyen odur, nasıl diye sorulmaz, mekânı belirleyen odur, nerede diye sorulmaz. O, nasıllıktan ve neredelikten uzaktır. Kendisini tanımladığı gibi O, birdir, samettir. Tanımlayanlar O’nun vasıflarına ulaşamazlar. Doğurmamıştır, doğmamıştır ve O’na denk hiçbir şey yoktur.

(Bunun üzerine Yahudi) doğru söyledin ey Muhammed (s.a.a), diye cevap verdi. Öyleyse senin O’nun hakkında Tektir ve benzeri yoktur dediğin sözünü bana açıklar mısın? Allah ta tektir ve insan da tektir sözü aynı değil midir? Buna göre onun birliği insana benzemekte değil midir?

Peygamber (s.a.a) şöyle cevap verdi:

  Allah kelimede birdir, manada da birdir. İnsan kelime olarak birdir ancak manada ikidir. Öz (cevher) ve ilinek (arazdan), ruh ve bedenden oluşmuştur. Benzerlik sadece birlik kelimesindedir, başka bir şeyde değil.

(Bunun üzerine Yahudi) doğru söyledin ey Muhammed (s.a.a), diye cevap verdi. Öyleyse bana vasinden haber ver. Çünkü her peygamberin bir vasisi vardır. Doğrusu Peygamberimiz Musa b. İmran (a.s) (yolunu yaşatması için) Yuşa b. Nun’u (a.s) vasi olarak seçmiştir.

Peygamber (s.a.a) şöyle cevap verdi:

  Evet, doğrusu benim vasim ve benden sonra halifem de Ali b. Ebu Talib’dir. Ondan sonra torunlarım Hasan ve Hüseyin. Hüseyin’i de onun soyundan gelen dokuz değerli imam takip eder.

Yahudi şöyle sordu: Ey Muhammed (s.a.a)! onları bana sayar mısın?

Peygamber (s.a.a) şöyle cevap verdi:

 Evet, Hüseyin dünyadan göçtükten sonra imam, oğlu Ali (Zeynel Abidin)dir. Ali dünyadan göçtükten sonra imam, oğlu Muhammed (Bakır)dır. Muhammed dünyadan göçtükten sonra imam, oğlu Cafer (Sadık)tır. Cafer dünyadan göçtükten sonra imam, oğlu Musa (Kazım)dır. Musa dünyadan göçtükten sonra imam, oğlu Ali (Rıza)dır. Ali dünyadan göçtükten sonra imam, oğlu Muhammed (Taki)dir. Muhammed dünyadan göçtükten sonra imam, oğlu Ali (Naki)dir. Ali dünyadan göçtükten sonra imam, oğlu Hasan (Askeri)dir. Hasan dünyadan göçtükten sonra imam, oğlu Hüccet b. Hasan’dır. Bunlar İsrail oğullarındaki Nakiplerin[1] sayısı kadar olan On İki İmamdır.  

Yahudi şöyle sordu: Onların cennetteki yerleri neresidir?

Peygamber (s.a.a) şöyle cevap verdi:

 Onlar cennette benimle benim derecemdedirler.

Bunu üzerine Yahudi, şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur, doğrusu sen onun elçisisin, şehadet ederim ki saydığın kişiler senden sonra vasilerindir. Ben senin bu söylediklerini geçmiş kitaplarda buldum. Hz. Musa (a.s) da bizden ahir zamanda zuhur edecek ve adı Muhammed olan kendisinden sonra nebi gelmeyecek son peygambere ve sayıları Nakiplerin sayısı kadar olan onun soyundan gelecek vasilerine uymamız hususunda söz almıştır.

Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu:

 Ey Eba Umare! Esbatı[2] tanıyor musun?

Müslüman (olan adam) cevap verdi: Evet, ey Allah’ın elçisi (s.a.a), onlar on iki kişiydiler.

Peygamber (s.a.a) şöyle devam etti:

Onların içinde Lavi b. Erhiya vardı.

Müslüman (olan adam) cevap verdi: Evet, ey Allah’ın elçisi (s.a.a) onu tanıyorum. O uzun bir süre İsrail oğullarından gizlenmişti, daha sonra döndü. Dini, eskidikten (ve toplumda etkisini yitirdikten sonra) yeniden yaydı ve padişah Feritiya ile savaşarak onu öldürdü.

Peygamber (s.a.a) şöyle devam etti:

 İsrail oğulları arasında vuku bulan bütün olaylar benim ümmetim arasında da bir adım bile şaşmadan, bir ok tüyü kadar sapma olmadan vuku bulacaktır. Doğrusu benim on ikinci torunum görünmeyecek derecede gizlenecektir. Ümmetime de öyle bir zaman gelecek ki İslam’dan sadece ismi, Kur’an’dan sadece şeklinden başka bir şey kalmayacaktır. İşte böyle bir zamanda Allah, O’na çıkış izni verecek, O da zuhur ederek İslam’ı ortaya çıkaracak ve dini yeniden diriltecek.

Daha sonra şöyle buyurdu:

 Onları sevenlere ne mutlu, onlara tutunanlara ne mutlu, onlara kin güdenlere yazıklar olsun.

Bu esnada Nâsel Peygamberin (s.a.a) huzurundan Müslüman olarak ayağa kalkıp giderken şu beyitleri okuyordu:

Ey insanların en hayırlısı 

Salat eder sana yüceler yücesi

Sen nebi Mustafa’sın

Övülen Haşimi soyundan

Seninle bulduk hidayet

Sendedir bizim ümidimiz

Senin adını saydığın topluluk

On İki masum İmamdır

Yüce rab onları destekledi

Sonra her kötülükten temizledi

Onları seven kurtuldu

Sevmeyen helak oldu

Sonuncuları kandırır susuzları

O’dur imamı Muntazar

Senin soyun ve izcileri

Sevmemi emrettiklerindir

Her kim sizden yüz çevirirse

Gideceği yer cehennemdir.[3]


[1] – Nakib sözlükte güvenilir emin, önder ve kefil anlamlarındadır. Nukebe; Nakiblerdir. Nitekim Kur’an’da da bu anlamda gelmiştir; “Andolsun, Allah İsrailoğullarından sağlam söz almıştı. Onlardan on iki temsilci -başkan, önder, emin- seçmiştik.” Maide:12

[2] – Esbat, Sıbt kelimesinin çoğuludur. Oğul ve torun anlamındadır. Kur’an’da şöyle gelmiştir: “Deyin ki: Allah’a, bize indirilen kitaba, İbrahim’e İsmail’e, İshak’a, Yakup’a, Yakup’un oğullarına indirilenlere, Mûsâ’ya, İsa’ya ve peygamberlere Rablerinden verilene inandık, onların hiçbirini öbüründen ayırt etmeyiz ve biz, Allah’a teslim olanlarız.” Bakara:136.

[3] – Yenabiu’l Mevedde, Kunduzi, c.3, s.281, Feraidu’s-Sımteyn, Himveyni, c.2, s.133.

Admin Ehlibeyt

Admin Ehlibeyt

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir