Peygamber efendimiz (s.a.a) İmam Hüseyin (a.s) hakkında şöyle buyuruyor. ‘‘Hüseyin bendendir, bende Hüseyin’denim’’[1] Bu hadisi şerifte Peygamberimiz Hz. Hüseyin’i (as) kendisine benzetmiştir. Bu hadise dayanarak İmam Hüseyin’in (a.s) makamını ve değerini anlayabilmek ve Allah katındaki azametini derk edebilmek için Kuran’ı Kerimin Peygamberimizi nasıl vasıflandırdığını incelemek gerekir. Kuran’ı Kerim Peygamberimizi (s.a.a) – Allah ve ahiret gününe inananlar için güzel örnek-[2]olarak tanıtmakta ve örnek olma durumunu da hiçbir kısıtlama yapmadan genel olarak vurgulamaktadır. Yani Peygamberimizin tüm hayatı inanan insanlar için örnektir. Başka bir ayeti kerimede Allah Teala Müslümanlara Peygamberimizin emirlerini kayıtsız şartsız yerine getirmeleri hususunda emir veriyor. ‘‘Resul size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, cezası (ikâbı) pek şiddetli olandır.’’[3] Yine Allah, Kuran’da Müslümanların Allah ve Resulünün verdiği hüküm karşısında hiçbir seçme haklarının olmadığı ve kayıtsız şartsız itaat etmeleri gerektiğini vurgulamaktadır. ‘‘Allah ve Resulü, bir işte hüküm verdiği zaman, artık inanmış bir erkek ve kadının, o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah’a ve Resulüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.’’[4]Başka bir ayeti kerimede de Allah’a olan sevginin kanıtının Peygamberden itaatten geçtiğini vurgulamaktadır. ‘‘De ki: “Eğer siz Allah’ı seviyorsanız bana uyun; Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.’’[5] Bir başka ayette de Kuran, Peygamberimizin insanları Allahın doğru yolu olan Sırat-el Müstakime hidayet ettiğini vurgulamaktadır. ‘‘Şüphesiz sen, dosdoğru olan bir yola yöneltip-iletiyorsun.(O yol) göklerin ve yerin sahibi olan Allah’ın yoludur. Dikkat edin, bütün işler sonunda Allah’a döner.’’[6] Necm suresinde ise Peygamberimizin bu denli Allah katındaki azametinin nedeninin onun hiçbir şekilde kendi heva ve hevesinden konuşmaması olduğunu belirterek o hazretin mübarek ağzından çıkan her sözün vahiy olduğunu vurgulamaktadır. ‘‘Battığı zaman yıldıza andolsun;Sahibiniz (arkadaşınız olan peygamber) sapmadı ve azmadı. O, hevadan (kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz. O (söyledikleri), yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir.’’[7] İşte tüm bu özelliklere sahip olan Peygamber yüce Ahlak üzerinedir. ‘‘Nun. Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun.Sen, Rabbinin nimeti sayesinde deli değilsin. Gerçekten senin için kesintisi olmayan bir ecir vardır. Ve sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.’’[8]
Yukarıda zikredilen ayetlerde görüldüğü gibi Peygamberimizin Allah katındaki azameti ve makamı hiçbir kimsede bulunmamaktadır ve yalnızca o hazrete aittir. Hal böyleyken Peygamber efendimiz konunun başında naklettiğimiz gibi torunu İmam Hüseyin’i (a.s) kendisine benzetmekte ve Allah tarafından verilen bütün değer ve azametinin Hz. Hüseyin’de de olduğunu vurgulamaktadır. Bu da gösteriyor ki Peygamberimizde olduğu gibi, İmam Hüseyin’in (a.s) yaşantısı da -namazı, niyazı, duası, orucu, haccı, zekatı, sadaka vermesi, zulme boyun eğmemesi, iyiliği emredip kötülükten sakındırması, duası vs.. – Müslümanlar için ibret alınması gereken bir güzel örnektir.
İmam Hüseyin’in (a.s) buyurduğu her şeyi Müslümanlar almalı ve onun yasakladığı her şeyden sakınmalıdırlar.
İmam Hüseyin (a.s) bir konuda hüküm verdiği zaman artık inananların o konuda seçme hakkı yoktur ve kayıtsız şartsız kabul etmelidirler. .
Allah’ı ve Resulünü sevdiğini iddia eden bir mümin, İmam Hüseyin’den (a.s) de itaat etmelidir.
İmam Hüseyin (a.s), insanları Allah’ın doğru yolu olan Sırat-el Müstakime hidayet eder. Nitekim Peygamberimiz bir hadisi şeriflerinde buyuruyorlar; ‘‘Hüseyin, hidayet feneri ve kurtuluş gemisidir.’’[9]
İmam Hüseyin (a.s), Peygamberimizin buyruğu ve Kuran’ın tasdiki uyarınca kendi heva ve hevesinden konuşmaz ve her türlü günahtan arınmış ve masumdur. Nitekim ilerde ele alacağımız Tathir ayeti de bunu tasdik etmektedir.
İmam Hüseyin’de (a.s), Mübarek ceddi Peygamberimiz gibi yüce ahlak üzerinedir. Nitekim Aşura günü binlerce düşman ellerinde oklar, mızraklar ve kılıçlarla karşında dururken, hidayet olurlar ümidiyle defalarca onlara konuşma yaparak yaptıkları yanlışın onları ebedi azaba sürükleyeceğini beyan etmiş ve onları doğru yola davet etmiştir.
İşte Allah ve Peygamber katında bunca değer ve azamete sahip olan İmam Hüseyin (as) Allah’ın dinini korumak, Peygamberin sünnetini ihya etmek ve insanlara doğru yolu ve hakkı göstermek ve hür ve özgür insanlara zulme boyun eğmemeyi öğretmek için ve izzetli bir şekilde ölmenin zillet dolu bir yaşamdan daha üstün olduğunu göstermek için şahadete ermiştir.
İmam Hüseyin’in şahadetinden asırlar geçmesine rağmen Kerbela olayı ve İmam Hüseyin’in yüce şahsiyeti her gün hürriyet aşığı hür insanların kalbinde yer ederek çağlara çığır açmaktadır.
İmam Hüseyin’in (a.s) sadece şu mübarek sözü izzet ve şeref aşığı hür insanların kalplerini fethetmek için yeterlidir. “Allah’tan başka sığınağı olmayan kimseye zulüm etmekten sakın.”
İzzet sende, şeref sende
Resuldeki ahlak sende
Haydarın cesareti, imanı
Zehra’nın azameti sende
Sen ey hürriyet rehberi
Hayat sende, felah sende
Aşk sende, bade sende
Aşkın manası sende,
İki cihanın şafisi sensin
Cennet sende, Kevser sende.
Özgür ARAPOĞLU
Alevi Din Alimi
[1] – Kamil’uz-Ziyarat, s. 52-53.
[2] – Ahzap/21.
[3] – Haşr/7.
[4] – Ahzap/36.
[5] – Ali İmran/31.
[6] – Şura/52-53.
[7] – Necim/1-4.
[8] – Kalem/1-4.
[9] – Biharu-l Envar c. 45. s 238.