Muharrem hicri kameri 12 aydan biridir ve takvime göre yılın ilk ayıdır. Allah Kur’an’da yerleri ve gökleri yarattığından beri ayların sayısını 12 olarak belirlediğini buyurmuştur. Buna göre tarih boyunca binlerce milyonlarca Muharrem gelip geçmiştir. Peki Muharremi bizler için önemli kılan şey nedir?
Tabi ki hicri altmış yılında Muharrem ayında Aşura gününde Kerbela çölünde Peygamberin (s.a.a) ciğer paresi, Allah’ın hak halifesi, yerlerin göklerin hürmetine ayakta durduğu kişi, İslam’ın önderi ve müminlerin İmamı Hz. Hüseyin (a.s) ve yaranlarının İslam’ı, Kur’an’ı ve Hz. Muhammed’in (s.a.a) öğretilerini yaşatmak için hak uğruna canlarından ve tüm varlarından geçtiği içindir.
Aşura sözlükte onuncu gün anlamına gelir. Kerbela’da İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamı Muharrem ayının onuncu yani AŞURA günü gerçekleştiği için bu kelime Hz. Hüseyin ve Kerbela şehitleriyle özdeşleşmiştir ve bütün onuncu günleri unutturmuştur.
Aşura İslam öncesi cahiliye döneminde resmi bayram ve resmi tatil olarak kutlanırdı. Bu günde cahiliye insanları oruç tutar, en güzel elbiselerini giyer ve şehri donatıp saçlarına kına yakarlardır. İslam nurunun Arap yarımadasında doğması ve dini hükümlerle birlikte Ramazan orucunu farz kılınmasının ardından Aşura Orucunun hükmü kalkmıştır. Peygamberimiz, Hz. Ali ve diğer bütün Müslümanlar Ramazan orucunu tutmuşlardır. Buna göre Muharrem ayını mübarek bilmek, onu kutsal saymak ve onda kutlama yapma CAHİLİYE ADE VE GELENEKLERİNDENDİR:
Alevi inancında Muharem ayı ve Aşura, İmam Hüseyin ve yaranlarının on Muharremde şehit edilmelerinden dolayı yas ve matem ayı ve yas günüdür. Hz. Hüseyin’den sonra yaşayan imalarda bu ayı ve günü matem ve yas ayı ve günü ilan etmişlerdir. Ve Aşurayı yaşatmak için her fırsatta Hz. Hüseyin (a.s) için göz yaşı dökmüşlerdir. Birkaç örnek verecek olursak:
Hz. İmam Zeynel Abidin (Aleyhisselam):
‘‘ Ben gökteki meleklerin ( ölümüne) ağladığı kişinin oğluyum. Ben yeryüzündeki cinlerin ve havadaki kuşların (yasında) ağıt yaktığı kişinin (Hüseyin’in) oğluyum!’’ ( Bihar-ul Envar c.45. s.174)
Hz. İmam Musa Kazım (Aleyhisselam) :
“İmam Rıza (as) buyuruyor; (Muharrem ayı girdiği zaman) babam (Musa Kazım) hiç bir zaman gülmezdi ve (Muharremden ) on gün geçinceye kadar hep hüzünlü olurdu. Muharremin onuncu günü (Aşura) olduğu zaman o gün artık babamın musibet, dert ve ağıt günüydü. (Ağladığı halde) şöyle buyururdu: Bu gün Hüseyin’in öldürüldüğü gündür!’’(Emali Saduk s.128)
Hz. İmam Ali Rıza (Aleyhisselam) :
‘‘Hüseyin’in başına gelen musibet (ağlamaktan) gözlerimizi yorgun düşürdü. Gözyaşımızı sel gibi akıttı. (Aşura) günü azizlerimiz kerb (hüzün) ve bela çölünde zelil oldular. Öyle ki bizleri kıyamete kadar hüzünlü kıldılar. (Emali Saduk s.128)
Aynı şekilde İmam Rıza şöyle buyurmuştur:
‘‘Kim Aşura günü (dünyevi) ihtiyaçlarının peşinden gitmeyi bırakırsa onun dünya ve ahretteki ihtiyaçları giderilir. Aşura günü kimin musibet, hüzün ve ağlama günü olursa Allah Azze ve Celle kıyamet gününü onun mutluluk ve rahatlık günü kılar ve bizimle birlikte cennete girerek gözü aydın olur. Ama kim Aşura gününü bereket ve evine bir rızk toplama günü olarak kabul ederse, onun o topladığı şeyin bereketi olmaz ve kıyamet günü Yezit, Ubeydullah b. Ziyad ve Ömer b. Saad ile birlikte hesaba çekilir ki Allah onlara lanet etsin ve onların cennetin en derin (en azaplı) yerine atsın!” (Emali Saduk s.142)
Hz. İmam Mehdi (Aleyhisselam):
İmam Hüseyin’e (as) yönelik şöyle arz ediyor:
“Her ne kadar zaman beni geri attı ve sana yardımdan ve senin safında düşmanlarınla savaşmaktan beni alıkoydu ise de (bil ki ya Hüseyin!) sabah akşam gözlerimden senin için yaş akıtıyorum. Gözyaşlarım bittiğinde ise gözyaşı yerine kan ağlıyorum!’’(Bihar-ul Envar c.98 s.320)
Bundan dolayı her yıl 12 İmam dostu Aleviler Muharrem ayı girdiğinde ve Aşura günü olduğunda gözyaşı döküp ağlarlar ve sinelerini dağlarlar. Ve bu konu Alevilere has bir durumda değildir. Bütün Müslümanlar bu duyarlılığı göstermelidirler.
Ey Müslüman! Muharrem Ayında Aşura gününde Peygamberler Kurtulmadı. Emevi aldatmacasıdır. Kanma.
Aşura gününde farklı olayların olduğu ve bugünde on farklı Peygamberin veya Muharremin birinden onuna kadar on peygamberin çeşitli bela ve zorluklardan kurtuldukları hurafesi de Aşura ve şanlı Kerbela kıyamını gölgede bırakmak amacıyla uydurulmuştur. Eğer Aşura unutulur ve anılmazsa bu on peygamberin o sıkıntılardan kurtulmalarının da bir anlamı kalmaz. Zira Hz. Yusuf kuyudan kurtulunca, Hz. Yunus balığın karnından çıkınca, Hz. Nuh’un gemisi karaya güvenle oturunca onların tek hedefi Allah inancını ve insani değer ve erdemleri yaşatmak ve yeryüzüne yaymaktı. Eğer bizler bugün onları anıp kutlama yapacağız diye Kerbela’yı unutup hedeflerinden şaşarsak ne Hz. Yusuf’un kuyudan kurtulmasının, ne Hz. Yunus’un balığın karnında çıkmasının, ne Hz. Nuh’un gemisinin karaya oturmasının…. bir değer ve anlamı kalmaz. Çünkü Kerbela olayı ve İmam Hüseyin’in kıyamı bu peygamberlerin izledikleri çizginin devamıdır. Hüseyin ve Kerbela yaşadığı sürece o olaylarda anlam ve mana kazanacak.
Cebeley-i Mekki isminde bir şahıs Hz. Ali’nin yakın ve özel ashabından olan Meysem-i Temmar’ın şöyle dediğini nakletmiştir: “Vallahi bu ümmet kendi peygamberlerinin torununu Muharrem ayının onuncu gününde öldürecek ve Allah düşmanları bugünü hayır ve bereket günü sayacaklardır; bu iş olacaktır, Allah’ın ilminde bu haber daha vuku bulmadan önce vardır. Ben bunu efendim Hz. Ali’den bana ulaşan bir ahitten biliyorum.
Cebele, “Hüseyin’in öldürüldüğü günü nasıl bereket günü edecekler?” diye sorunca, Meysem ağlayarak şöyle dedi:
“Bir hadis uydurarak “Allah bugünde Hz. Âdem’in tövbesini kabul etti” diyecekler. Oysa Allah Teâlâ Âdem’in tövbesini Zilhicce ayında kabul etmiştir. Allah Teâlâ’nın bugünde Hz. Yunus’u balığın karnından kurtardığını sanacaklar, oysa Allah Teâlâ Yunus’u Zilkade ayında balığın karnından kurtarmıştır. Hz. Nuh’un gemisinin bugünde Cudi dağının başına oturduğunu sanacaklar, oysa Nuh’un gemisi Zilhicce ayının on sekizinci gününde karaya oturmuştur. Allah Teâlâ’nın bugünde denizi Hz. Musa’ya yardığını sanacaklar, oysa bu iş Rebi’ul-Evvel ayında gerçekleşmiştir…”
Evet görüldüğü üzere Muharrem ayı matem ayıdır, yas ayıdır, göz yaşı ayıdır, hakka adanış ayıdır, İmam Hüseyin’in uğrunda can verdiği değerleri öğrenip onlara sarılış ayıdır, uyuşukluktan ve gevşeklikten sıyrılıp yeniden canlanma ve diriliş ayıdır. Zamanın yezitlerini tanıyarak onlara başkaldırış ayıdır. Asrın İmamı Hz. Mehdi’ye karşı vazifelerimizi tanıma ve ona karşı olan sorumluluklarımızı yerine getirme ayıdır. Zillete boyun eğmeden izzetli yaşamın kapılarını aralama ayıdır.
Özgür ARAPOĞLU
Alevi Din Alimi