İmam Hüseyin (Aleyhisselam) Hakkındaki Kur’an Ayetleri (2)

 
 ‘‘ Ancak ve ancak Allah, ey Ehl-i Beyt, sizden her çeşit pisliği, suçu gidermek ve sizi tam bir temizlikle tertemiz bir hale getirmek diler.’’ [1]

  Açıklama: Tathir ayeti hakkında üç farklı görüş bulunmaktadır.

  1-Ayet yalnızca Peygamberin hanımlarını kastediyor ve ayetin muhatabı yalnız peygamberin hanımlarıdır. Bu görüşü tarih boyunca yalnız bir kişiye nisbet edilmiştir. O da Abdullah b. Abbas’ın kölesi olan Ekreme’dir.

    2- Ayet hem Peygamberin hanımlarını ve hem de Peygamberin kızı Fatıma, Hz Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i kapsamına almaktadır. Elbette bazıları genelleme yaparak Peygamberin tüm akrabalarını bu ayetin kapsamına almışlardır.  

    3-Tathir ayeti yalnızca Hz. Peygamberi, Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i kapsamına almaktadır ve bu mübarek zatların dışındakiler özellikle de Peygamberin hanımları ayetin dışındadırlar. 

      Kuranı Kerimin ayetlerini ve Peygamberimizden nakledilen çeşitli hadisleri incelediğimizde yukarıda zikredilen görüşlerden üçüncüsünün doğru olduğunu ispatlayabiliriz.

       Ahzap suresinin 28. ayetinden 34. ayetine kadar Kuran, Peygamberin hanımlarını muhatap almakta ki bu yedi ayetin arasında Tathir ayeti farklı bir içerik ve değişik bir dille nazil olmuştur. Bu farklılıklardan bazıları şunlardır.

-Diğer ayetlerin aksine Tathir ayetinde bulunan zamirler müzekkerdir. Arap edebiyatı gereğince eğer ayetten peygamberin hanımları kastedilmiş olsaydı. Müennes (dişil) zamir getirmesi gerekirdi. Ki – kum- zamiri –kunne- olarak gelmesi lazımdı.

   – Ayet önceki ayetlerin aksine Ehli Beyt tabiri kullanmakta oysaki Kuran’ın hiçbir yerinde Peygamberin hanımları için bu tabir kullanılmamıştır. Kuran genellikle Peygamberin hanımları için Ey nebinin hanımları  – Ya nisa-en nebi – tabirini kullanmaktadır.
-Tathir ayetinden önceki ayetler yerme, ihtar ve uyarı niteliğini taşımakta, oysa Tathir ayeti övgü ve methetme niteliğindedir.
 -Tathir ayeti, Allah’u Teala’nın iradesiyle Ehl-i Beytin zahiri ve batıni temizliğine işaret etmektedir ki bu başlı başına Ehl-i Beyt için bir fazilettir. Buda Ehl-i Betten olanların her türlü hata ve günahtan arı olduklarının göstergesidir. Oysa Peygamberin bazı hanımları Tahrim suresi uyarınca Peygambere eziyet etmişlerdir. Diğer taraftan Peygamberin hanımlarından bazıları Tathir ayeti indikten sonra bile hataya düşerek zamanın halifesine karşı gelip Müslümanlar arasında ihtilaf çıkmasına sebep olarak binlerce Müslüman’ın ölümüne sebep olmuşlardır.

-Ayetin başında gelen –innema-(gerçektende, doğrusu, kesinlikle anlamında) kelimesi Arap edebiyatı kurallarına göre kendisinden sonra gelen cümlenin anlamını kısıtlamakta ve umumiyeti kaldırmaktadır. Bundan da şu anlaşılıyor ki ayetin içeriği özel bir gurubu kapsamına almaktadır.

– Ayette Allah’ın iradesinden bahsedilmektedir. İlahi irade iki kısımdır.

 1-Teşrii irade; Yani ilahi emir ve düsturlar kastedilmektedir. Diğer bir tabirle vacipler ve haramlardır. Bakara suresinin 185. ayetinde geçen irade de teşrii iradeyi kastetmektedir. Söz konusu ayette ramazan ayının orucunun farz oluşu beyan edildikten sonra bu hükümden istisna olan kişileri (yolcu ve hasta gibi) açıklamakta ve devamında şöyle buyurmaktadır; Allah sizin için kolaylık irade eder zorluk irade etmez.

 2- Tekvini irade; Yaratılış ve hilkat anlamındadır. Allah’ın tekvini iradesi varlıkların yaratılışı ve onlar için mukadder edilen şeylerin kesin vuku bulacağı anlamındadır. Yasin suresinin 82. ayetinde beyan edilen irade de bu anlamdadır. Kuran buyuruyor; Bir şey yapmayı irade ettiği zaman Onun yaptığı ol demekten ibarettir ve hemen oluverir.

    Tathir ayetindeki İlahi irade de tekvini iradedir. Zira eğer teşrii irade kastedilmiş olsaydı ayet tüm Müslümanları kapsamına alırdı. Çünkü ilahi hükümler bir kesime kısıtlı değildir. Diğer taraftan takvaya ve batini temizliğe davet tüm Müslümanlar için geçerlidir ve Kuran’ın birçok ayetinde bu konuya değinilmiştir. Daha öncede vurgulandığı gibi ayetin başında gelen innema (kısıtlama edatı) kelimesi ayetten belirli bir kesimin kastedildiğini vurgulamaktadır ve sadece Ehl-i Beyti kapsamına almaktadır. Buda şu neticeyi doğurur ki; Allah tekvini iradesiyle Ehl-i Beyte özel bir lütufta bulunarak onların zahiri ve batını her türlü hata ve günahtan arındırmıştır. Zira ayette geçen rics kelimesi Kuran’ı Kerimde hem zahiri kirlilik ve hem de batini kirlilik için kullanılmıştır.(Enam suresinin 145. ayeti ve Maide suresinin 90. ayeti ve Tövbe suresinin 125. ayetine bakınız)  

        Diğer taraftan ayeti kerimedeki “Ehl-i Beyt” ifadesinden maksadın genel değil özel bir anlam taşıdığı hususunda onlarca rivayet bulunmaktadır ki biz örnek olarak birkaç tanesini nakledeceğiz. Kuran Müfessirlerinden ve tarihçilerden olan Taberi, Tathir ayetinin tefsirinde şöyle yazıyor: ‘‘Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in bu ifadeye (Ehli Beyt) girdikleri muhakkaktır. Ebu Said Hudri, Resulullahın, hanımı Ümmü Seleme’den şöyle naklediyor: Bu ayet benim evimde nazil olunca Resulullah, Fatıma’yı, Hasan ve Hüseyin’i çağırdı ve onları cübbesinin altına aldı. Ali’de arkasında bulunuyordu. Onların hepsini cübbesiyle kapladı ve şöyle dedi: “Ey Allahım işte bunlar benim Ehl-i Beytim’dir. Sen onlardan her türlü pisliği gider ve onları tertemiz kıl.” Bunun üzerine Ümmü Seleme şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resulü, ben de onlarla beraber miyim?” Resulullah: “Hayır, sen hayır üzeresin.” dedi.[2] 

 Taberi yine başka bir hadisi şöyle naklediyor: ‘‘ Enes b. Malik diyor ki:”Resulullah (s.a.s.) altı ay sabah namazına Fatıma’nın kapısından geçerek gitti. Resulullah oradan geçerken: “Ey ehl-i Beyt; namaz.” der ve: “Ey Ehl-i Beyt, şüphesiz Allah sizi kötülüklerden arındırıp tertemiz yapmak ister.”ayetini okurdu. [3]’’

 Yine müfessir ve muhadislerden olan Suyuti, kendi hadis kitabında şu rivayeti naklediyor: ‘‘Huzeyfe rivayet ediyor ki, Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyuruyor: ‘‘Gökten daha önce hiç inmemiş olan bir melek geldi, selam verdi, sonra Hasan ve Hüseyin’in Cennet gençlerinin, Hz. Fatıma’nın da Cennet kadınlarının efendisi olduğunu müjdeledi.’’[4]  

Ve Oniki İmam kaynaklarında bulunan konuyla ilgili hadisler sayılamayacak kadar çoktur ki; biz örnek olarak iki tanesini naklediyoruz:

    Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ümmetim arasında Ehl-i Beyt’imin misali, Nuh’un gemisi misalidir. Ona binen kurtulur, ondan yüz çeviren ise helak olur.[5] 

İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her ibadetin üstünde bir ibadet vardır, biz Ehl-i Beyt’in sevgisi ise ibadetlerin en üstünüdür.[6]

   Her ne kadar bazı müfessirler ve muhaddisler ayette adı geçen Ehli Beyt’ten maksadın sözlük anlamı itibariyle Peygamberin tüm ev halkı olduğunu iddia etseler de yukarıda zikredilen hadisler ve onların benzeri onlarca diğer hadis Ehli Beytin umumunu tahsis etmektedir (genel anlamı kısıtlamaktadır). Beyt, ister çamur ve ağaçlardan yapılmış ev, isterse soy evi olsun. «Ehli Beyt»ten maksat abanın/cübbenin altına girenlerdir. Onlara Peygamber zevceleri girmez. «O Beyt»ten maksat Peygamber beytidir. Şüphe yok ki ehli beyt lûgatta kadınları ve hizmetçileri de kapsamaktadır. Fakat bu sözlük anlamıdır ve ayette bu genişlik kastedilmemektedir. Binaenaleyh ehli beytten maksat âl-i abadır. Onlar aba hadisi kendilerini tahsis etmiş kimselerdir.[7]

    Konunun başında da belirttiğimiz gibi Tathir ayeti hakkında genel üç görüş bulunmaktadır.

 Birinci ve ikinci görüşlerin tutarsızlığı yapılan açıklamalardan ortaya çıkmaktadır. Neticede Ehl-i Beyt, Peygamberimiz, Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’den ibaret olan beş kişidir.

     Diğer taraftan üçüncü görüşü teyit eden onlarca rivayet farklı kaynaklardan nakledilmiştir ki tevatür niteliğini ( güvenilir hadis) taşımaktadır.

    Tathir ayetinden maksadın Peygamberimiz, Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’den oluşan beş kişi olduğunu vurgulayan bazı hadis kaynakları şundan ibarettir.  

  
 –Ehl-i Sünnet Kaynakları;

    1-Sahihi Müslim c.4 s.1883 2424. hadis,

    2-El- Müstedrek a’les Sahiyheyn c.2 s.416

    3-Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c.1 s. 330 ve c.4 s.292,

    4-Sünen-i Beyhaki, c. 2 s.149,

    5-Ed- Durr-ul Mensur, Suyuti, c.5 s. 198,

    6-Şevad-ut Tenzil, Hakim Haskani,c.2 s. 10 dan 92.ye kadar.
    7-Sünen-i Tirmizi, c.5 s. 361,

    8-Müsnedi Ebu Ya’li,c.12 s. 343 ve 456,

    9-Kenz-ul Ummal, c. 13 s. 645,

    10-Yenabi-ul Mevedde c.2 s. 221-222 ve 430,

    11-Mucem-ul Kebir, Tabarani, c.3 s.53,

    12- Tercumet-ul Hasan ,İbni Esakir , s. 66,67

    13-Tercumet-ul Hüseyin ,İbni Esakir, s. 93,94,97 ve 101

   – Oniki İmam Kaynakları

    1-Bihar-ul Envar c. 25 s. 213,2124 ve 242,-c, 35 s,208 ,

    2- Menakıb-ı Emir-el Müminin,c. 1s. 132,

    3-Emali-i Saduk s. 559,

    4-Hısal Saduk, s. 403,

    5-Emali-i Tusi s.263,

    6-İ’lamul Vera c. 1 s. 293,

    7-Taraif s.125,

    8-Keşful Kumme c.1 s. 46

    9- Zahair-ul Ukba s.21

    10-Şerh-ul İhbar,c.3 s. 13     11-El –Erbain s.371

Özgür Arapoğlu

Alevi Din Alimi


[1] – Ahzap/33.

[2] – Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, c. 6 s.493. Teberi tefsirinde bu manada 11 hadis nakletmiştir. Tirmizi, Menakıb, (3870). Müslim, Fezailu’s-Sahabe 61, (2424).

[3] – a.g.e.

[4] – ec-Cami’us-Sağir c.1 s .105, Hadîs No; 93.

[5] -Bihar’ul Envar c.27, s.113.‎

[6] – Bihar’ul-Envar, c 27, s. 91

[7] – Ali Arslan, Büyük Kur’an Tefsiri, c. 13 s.196-198. Ahzap 33. ayet tefsirinden iktibasla.

Admin Ehlibeyt

Admin Ehlibeyt

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir